Asansörün Tarihçesi
Yüzyılımızda yüksek bina yapımına doğan ihtiyaç, düşey taşımacılığında gelişimini beraberinde getirmiştir. Düşey taşımacılıktaki gelişmeler ve kazanılan teknik başarı, daha yüksek bina yapımında etkili olmuştur. Birbirini etkileyerek büyüyen iki sektör kendi içinde daha ileri teknoloji, güvenlik ve konfor standardlarını geliştirmiş, bugünkü seviyelere gelinmiştir. Bazı kaynaklarda çok eski çağlarda yapılan ilkel kaldırma araçlarından bahsetse de düşey taşımacılık ilk olarak 18. yüzyılın başlarında gelişmeye başlamış, 18. yüzyılın ortalarında bugün hala prensip olarak kullanılan mekanik sistemini oluşturmuş, elektronik alanındaki gelişmelerle daha konforlu ve güvenilir hale gelmiştir. Bugün çok çeşitli kullanım alanına sahip olan düşey taşıma araçları günlük hayatın bir parçası durumunda olup, onlar sız bir şehirleşme düşünülemez. Düşey taşıma araçları bu ihtiyaçtan dolayı son derece hızlı bir gelişme göstermiş, şehirleşme ötesinde sanayi ve ticaretin önemli bir unsuru haline gelmişlerdir. Duyulan bu ihtiyaç düşey taşıma araçları arasında son derece geniş bir çeşitliliğin oluşmasına yol açmıştır. Genel olarak bu sistemleri yürüyen merdiven ve bant sistemleri ile yatay ve düşey asansör sistemleri olarak ikiye ayırabiliriz. Asansör sistemleri de konstrüksiyon ve tahrik sistemlerine göre çok çeşitli sınıflara ayrılabilirler. Asansörlerin gelişimi çok kısa sürede büyük bir hızla gerçekleşmiştir.
Ülkemizde İstanbul’da tarihin saklı olduğu bir kent Altın Boynuz’un büyüleyici güzelliğine bakan otelde (Pera Palas) 1892 yılında bir asansör inşa edilmiştir.
Beyoğlu’nda ilk elektrik kullanan bina olmakla birlikte, Türkiye’nin en eski elektrikli asansörüde Pera Palas otelinde bulunmaktadır. (1892) Otelin en güzel köşelerinden birini oluşturan Osmanlı imparatorluğu döneminde yapılan asırlık asansör adeta Pera Palas’la bütünleşmiş, yenilerine taş çıkarırcasına günümüze kadar güzelliğini ve ihtişamını koruyarak gelmiştir. 5 kişi (400)kg kapasiteli asansörün aylık bakımı ve yıllık kontrolü düzenli olarak yapılmaktadır, asansörde şimdiye kadar önemli bir kazanın meydana gelmemesi yüzyıllık asansörün gurur kaynağı olmuştur.
Ardından tam 15 yıl sonra Ülkemizin ve Ege bölgemizin incisi olan İzmir’de 1907 yılında Mithatpaşa Caddesi ile Halil Rıfat Paşa semti arasındaki yükselti farkından dolayı, iki semt arasındaki ulaşımı kolaylaştırmak amacı ile 1907 yılında bir asansör inşa edilmiştir,Özelikle yaşlı ve sakatların kullanımı gayesi yapılan bu asansör önceleri su buharı ile çalışıyordu bu gün ise Elektrikle çalışıyor.
Bu yapı İzmir’in tarihi asansör kulesiydi 60 metre yükseklikte olan bu kulede 55 metre seyir mesafeli iki asansör bulunuyor yakın bir güne kadar bozuk olan asansörler 1995 yılında İzmir belediyesi tarafından restore edilmiştir asansörün üst katında dinlenmeniz ve İzmir körfezinin eşsiz manzarasını seyretmenize olanak sağlayan bir kafe ve restoran bulunmaktadır.
Bu tarihlerden sonra birkaç yıl arayla özelikle İstanbulun Beyoğlu semtinde bir çok asansör inşa edilmiş ne yazıkki bunlar yapılan imar tadilatlarında yada yıkılan binaların yerine yenilerinin yapılması sureti ile bu tarihi asansörler yok olmuştur.
19. yüzyılın başlarında dünyada asansörlerde yapılan teknolojik gelişmeler sayesinde hızla ivme kazanarak Uluslar arası dev firmalar kurulmuş ve asansör sektöründe adeta bir teknolojik devrim yaşanmıştır.
Bu gün bu asansörler hızları saniyede 8 metreye kadar ulaşan, 400 metreye kadar yükselen ve rahatlıkla 20-25 kişiyi taşıyabilen kapasitede yapılabilmektedir.